Kur Korumalı Mevduatlarda Vergi İstisnası

7352 sayılı kanunla kur korumalı mevduatlara yönelik getirilen kurumlar vergisi istisnası Bakanlık tarafından yayınlanan tebliğ ile çok dar bir şekilde yorumlanmış ve kanunla tanınmış olan istisna hemen hemen ortadan kalkmıştır.

Değerli Fortune okuyucularım bu yazımda yabancı para ve altın hesaplarının Türk lirası mevduat ve katılım hesaplarına dönüştürülmesinden elde edilen kazançlara uygulanacak kurumlar vergisi istisnasına ilişkin değerlendirmelerimi sizinle paylaşmak istiyorum.

Geçen yılın son çeyreğinde Merkez Bankası’nın politika faizini indirmesi ile döviz kurlarında başlayan hareketlenme ivmelenerek artmıştır. Türk lirasında yaşanan bu değer kaybının ve dövize olan yönelişin durdurulması amacıyla da kur korumalı mevduat düzenlemesi yapılmıştır. Başlangıçta gerçek kişiler için yapılan bu düzenleme daha sonra tüzel kişiler ile yurt dışında yaşayan gerçek ve tüzel kişilerin yurt dışı hesaplarını kapsayacak şekilde genişletilmiştir.  

Buna göre, kurumların 31.12.2021 tarihli bilançolarında yer alan yabancı paralarını dördüncü geçici vergi dönemine ilişkin beyannamenin verilme tarihine kadar Türk Lirasına çevirmeleri ve bu suretle elde edilen Türk Lirası varlığını da bu kapsamda açılan en az üç ay vadeli Türk Lirası mevduat ve katılma hesaplarında değerlendirmeleri durumunda; söz konusu yabancı paraların dönem sonu değerlemesinden kaynaklanan kur farkı kazançlarının 01.10.2021 ila 31.12.2021 tarihleri arasındaki döneme isabet eden kısmı ile 2021 yılı dördüncü geçici vergi dönemine ilişkin beyannamenin verilme tarihine kadar Türk lirasına çevrilecek hesaplarla ilgili oluşacak kur farkı kazançları ve söz konusu hesaplardan dönem sonu değerlemesinden kaynaklanacaklar da dahil olmak üzere vade sonunda elde edilecek faiz ve kâr payları ile diğer kazançlar kurumlar vergisinden istisna edilmiştir.

Ancak Hazine ve Maliye Bakanlığı, kanun metninde yer almadığı halde istisna uygulaması hakkında bir tebliğ yayınlamış ve tebliğde istisna uygulamasını kanuni düzenlemenin aksine daraltıcı yönde yorumlamıştır. Tebliğ ile Bakanlık istisnaya tabi kur farkı kazançlarının hesaplanmasında ilk giren ilk çıkar yöntemini benimsemiştir. Buna göre bir şirket 1 Ekim tarihinden 30 Aralık tarihine kadar bilançosunda yer alan 1.000 ABD dolarını 30 Aralık’ta satıp, 31 Aralık’ta tekrar satın alması halinde, istisnaya isabet eden kur farkı kazancı sadece bir gün için hesaplanacaktır. Daha da önemlisi 1.000 ABD dolarını hiç satmamış olsa bile, bambaşka bir hesapta döviz alıp satmışsa, bu satışlar almış olduğu dövizden değil asıl hesaptaki 1.000 dolardan düşülecek, geriye istisnaya tabi hiç kur farkı kalmayacaktır. Bu yöntem yararlanılacak istisna tutarını oldukça düşürmüş ve  kanundan yararlanmak isteyen birçok şirketi de hayal kırıklığına uğratmıştır.  Tebliğde yapılan diğer bir daraltıcı yorum ise kur farkı kazançlarının banka veya banka hesap bazında değil, tüm döviz hesapları toplamının dikkate alınarak hesaplamanın yapılmasıdır.

Bakanlık tarafından kur farkı istisna hesaplamasına dair yapılan açıklama ile tebliğ örnekleri şirketlerin kur korumalı mevduata olan ilgisini düşürdüğünü söyleyebiliriz. Bunun yanında Türk Lirasına çevrim yapmış mükelleflerin istisna tutarının hesabına dair beyannamelerini ihtirazi kayıtla onaylayıp dava yoluna gittiklerini görmekteyiz. Burada özellikle hem geçici vergi hem de kurumlar vergisi beyannamelerinin ihtirazi kayıtla verilip, süresi içinde dava açılmasının önemini vurgulamak isterim.